Savaş yorgunu Gazze halkı aylardır yaşadıklarından sonra huzurlu hayatlarını özlemle yâd ediyorlar. Hepsi de eve dönmek tekrar eski hayatlarına kavuşmak istiyor. Yerlerinden edilen Gazze sakinlerinin ateşkesin yakında gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair umutları karışık ama hepsi evlerine dönmek istiyor.
Bir kelime Gazze’de yorgun bir dilek, umudun son simgesi olduğu kadar yakıcı bir hayal kırıklığının da kaynağı. Bu aynı zamanda aylardır İsrail’in Gazze’deki savaşında yaşanan katliama karşı gösteri yapan dünya çapındaki protestocuların da dilindeydi. Kelime “ateşkes”, yani yedi aydır Gazze Şeridi’ni vuran İsrail saldırılarının sona ermesi. 7 Ekim’de Hamas’ın öncülüğünde düzenlenen saldırıya İsrail’in uzun süren misillemesinde en az 34.683 kişi öldü ve en az 78.018 kişi de yaralandı.
İsrail ile Hamas arasında son aylarda yapılan birkaç tur ateşkes görüşmesi, akan kanı durdurmayı ya da geçtiğimiz Kasım ayında olduğu gibi geçici bir duraklama sağlamayı bile başaramadı.
Görüşmelerin çıkmaza girmesinin ana nedeni Hamas’ın savaşa kalıcı bir son verilmesini ve İsrail’in yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin sığınağı olan Refah’ı işgal etmeyeceğine dair güvence verilmesini istemesi.
Mısır’ın başkenti Kahire’de devam eden müzakerelerde İsrail çatışmalara sadece 40 günlük bir ara vermeyi kabul etti ve bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da Refah a mutlaka saldıracağını söyledi.
Olası bir ateşkes, ülke içinde yerinden edilmiş kişi (IDP) Abeer al-Namrouti’yi gece gündüz telefonuna bağlı tutuyor, yerinden edilmiş Gazze sakini sık sık başının yanında çalan haber bültenleriyle uykuya dalıyor.
Al Jazeera’ye konuşan El Nemruti, “‘Ateşkes’ kelimesini duyana kadar dinlemeye devam edeceğim” dedi.
Sekiz çocuk sahibi olan 39 yaşındaki kadın, evine isabet eden mühimmatın evi yerle bir etmesinin ardından Han Yunus’a bağlı El-Karara kasabasını terk etti. Saldırıda kendisi ve kocası da yaralandı ve haftalarca tedavi görmek zorunda kaldılar, kocasının tedavisi halen devam ediyor.
Şu anda Gazze’nin merkezi Deir el-Balah’ta yaşadıkları çadırdan, kocasının hala ihtiyaç duyduğu ilaçları almak için yakındaki El-Aksa Şehitleri Hastanesi’ne gidiyor ve bunları serum yoluyla ona uyguluyor. Bu zor bir hayat ama o kararlılığını koruyor.
El-Nemruti bu kez ateşkes konusunda umutlu. “[İsrail Başbakanı Benjamin] Netanyahu işleri geciktiriyor – ne zaman işler biraz ilerlese, yeni engeller koyuyor, ancak bu sefer geçmişe göre daha iyimserim” dedi.
Aylardır süren mekik diplomasisi şu ana kadar başarısız olsa da, bir anlaşmaya varılması halinde aile yaşadıkları kasabaya geri dönecek.
“Orada bir çadırımızdan başka bir şeyimiz olmayacağını biliyorum, ama önemli olan tek şey bize ait olan topraklarda olmamız. Oraya geri dönüp bir çadır kuracağım ve öylece kalacağım,” diye kararlı bir şekilde sözlerini tamamladı.
‘Şimdiye Kadar Hiç Olmamıştı’
48 yaşındaki Wael el-Nabahin de ailesiyle birlikte Bureij’den Deyr el-Balah’a gelmiş ve biraz sıra dışı bir çadır kurmuş, ailenin haberleri izlemek için bir televizyonu ve hatta bir çamaşır makinesi bile var.
el-Nabahin El Cezire’ye.”Ailemin biraz rahat etmesini ve felaket içinde yaşamamasını isterdim. Neler olup bittiğini görmek için sürekli haberleri izliyoruz,” diyor
Ancak dört çocuk babası, yakın zamanda bir ateşkes anlaşmasına varılabileceğinden kuşkulu. Ancak böyle bir anlaşma olursa, evi yakılmış olmasına rağmen Bureij’e dönmeye kararlı. “Eğer ateşkes olursa yapacağımız ilk şey çadırlarımızı alıp evlerimizin olduğu yere geri dönmek olur. Oraya yerleşiriz,” diyor el-Nabahin.
Louise Wateridge’in Refah’ta birlikte çalıştığı Filistinlilerde gördüğü de bu bıkkınlık. BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu UNWRA’nın sözcüsü, savaş yorgunu Filistinlilerin asgari talebinin ateşkes olduğunu söylüyor.
“Buradaki insanlar çok yorgun. Sürekli korku, sürekli yerinden edilme duygusu var. Sahip oldukları tek umut ateşkes… Kim olursanız olun, buradaki duygu derhal ateşkese ihtiyacımız olduğu yönünde.”
“Sona Erecek, Dünya Savaşı Olsun Ya da Olmasın, Sona Erecek”
Al Jazeera’ye konuşan Gazellilerden biri de el-Hatib, “Evim yıkıldı ama mesele ev, araba ya da başka bir şey değil, mesele artık sadece hayatta kalmanın bile bir zafer olduğunu görmemiz” dedi.
Sekiz çocuk babası 55 yaşındaki Cuhor ad-Dik de geçtiğimiz aylarda güneydeki Deyr el-Balah ve Refah arasında yer değiştirmek zorunda kaldı.
“Hepimiz ateşkes olacağı ve evlerimize, kuzeye, ait olduğumuz yere geri dönebileceğimiz konusunda iyimseriz. Kendimi güvende hissetseydim, basit bir çadırda olsam bile her şey yolunda olurdu.” dedi.
Birçok kişi bir anlaşma umuduyla haberleri özenle takip ederken, Raed Abu Khousa ara vermek zorunda kaldı. Savaşı her gün takip etmek akıl sağlığına zarar verdiğini fark etti.
45 yaşındaki sekiz çocuk babası, evinin ağır hasar görmesinin ardından son dört aydır Bureij’de yerinden edilmiş durumda.
Yaz yaklaşırken giderek zorlaştığını söylediği çadırda yaşamaya rağmen Khousa ateşkes anlaşması konusunda ihtiyatlı bir iyimserliğe sahip. “Çok iyimser değilim ama bir şeylere daha yakın olduğumuzu hissediyorum. Bu sefer olmasa bile çözüme daha yakınız” dedi Al Jazeera’ye.
“Her şey sona erecek, dünya savaşı olsun ya da olmasın, her şey sona erecek. Müslümanlar olarak Allah’ın bizi başarıya ulaştıracağına inanıyoruz ve bizden istenen şey sabırlı olmamız ve O’nu beklememizdir.” (Kaynak: Aljazeera)